Dijital dünyada en değerli varlığımız şifrelerimiz. Hesabımızın olduğu platformlara girerken verilerimizi görüntülemek için bu şifreler ile giriş yapıyoruz. Bu anlamda şifrelerimiz bizim en önemli koruma kalkanlarımız.
Peki yarattığımız, kullandığımız bu şifreler ne kadar güvenli? Hayatımızın her alanının verisinin olduğu internet dünyasında başkaları da bizim şifrelerimize erişebilir mi veya şifrelerimizi tespit edebilir mi? Daha güvenli şifreler nasıl oluşturulur? Siber güvenliği sağlamak için en yeni trendler nelerdir? Bu içerikte bu soruların cevaplarını aradık.
Pek çok platform güçlü şifreler koymak için kullanıcılarını uyarsa da, kullanıcılar algoritmayı bir şekilde atlatarak zayıf şifreleri kullanmaya devam ediyor. Yaşanan veri ilhallerinin %30’u da aslında bu sorundan kaynaklanıyor. Zayıf şifreler kötü niyetli kullanıcılar tarafından kolaylıkla tespit edilebiliyor.
Tüm platformlar için ayrı şifre yaratmak ve akılda tutmak hayli zor. Bu yüzden birçok kullanıcı farklı platformlarda aynı şifreleri kullanıyor. Fakat bu durum bir güvenlik açığı da doğurabiliyor. İstatistiklere göre Amerika’da bulunan internet kullanıcılarının %13’ü tüm platformlarda aynı şifreyi kullanıyor.
Bir diğer sorun da şifrelerin değiştirilmesi. Çoğu kullanıcı platformlar zorunlu tutmadıkça şifrelerini değiştirmiyor. Aslında kullanıcılara da hak vermek lazım. Sürekli şifre değiştirmek hele de birden fazla platform için bunu yapmak hayli zor. Buzdolabının üstüne güncel şifreleri yazıp yapıştırmak dijitalleşme çağında sizce de abes değil mi?
İnanmayacaksınız ama 15 milyar şifreyi analiz ederek yapılan bir araştırmaya göre en çok kullanılan 10 şifre hala şu şekilde:
Tahmin etmesi çok zor değil, değil mi?
İnternet kullanıcıları akılda kalması kolay olsun diye doğum günleri ve isimlerini şifre yapmaya devam ediyor. Kullanıcıların %59’u isim veya doğum günlerinden şifre yapıyor. %33’ü evcil hayvanlarının ismini, %14’ü ise çocuklarının ismini şifre olarak kullanıyor. Doğum günü ve isimlere ulaşmak sosyal medyada yaptığımız tüm paylaşımları düşününce çocuk oyuncağı!
Dolandırıcılara bir ipucu: çocukların ismi olmadıysa bir de torunları deneyin. Torun isimlerinin boomer neslinde birinci sırada çıkacağından neredeyse eminim!
İsim ve rakamlardan oluşan şifrelerin tek başına yeterli olmadığı çok uzun zamandır herkesin farkında olduğu bir konu. Bu yüzden neredeyse şifrelerin ortaya çıktı andan itibaren çoklu kimlik doğrulaması yapılıyor. Şifrenizi unuttuğunuz zaman sorulan soruları hatırlıyor musunuz? “İlk evcil hayvanınızın adı nedir?” ya da “İlkokul öğretmeninizin adı nedir?” gibi.
Çoklu kimlik doğrulamanın ilk örnekleri olan bu soruların cevaplarına ulaşmak yukarıda da bahsettiğim gibi artık oldukça kolay. Bu sebeple bilgiye dayalı kimlik doğrulama yavaş yavaş sona eriyor.
Bilgiye dayalı kimlik doğrulamanın yanına ek doğrulama yöntemleri eklemek de sıklıkla tercih ediliyor. Özellikle hesaplara farklı cihazlardan girildiğinde bu yöntemler daha da önemli hale geliyor. Siteler genelde hesaba kayıtlı olan telefon numarasına SMS yollayarak ikili doğrulama yapıyor. Ancak bu yöntemin de çok güvenli olduğunu söyleyemeyiz. SMS yollanan telefonun çalınmayacağını kim garanti edebilir ki?
Şifreleri yönetmenin önem kazanması ile siber güvenlik pazarının bu ayağı da büyümeye devam ediyor. Pazarın yıllık büyümesi %20.7 ve her geçen yıl büyüme hızının artması bekleniyor.
2019 covid 19 pandemisiyle birlikte uzaktan kimlik doğrulama (Remote Know Your Customer) hiç olmadığı kadar önemli hale geldi. Zira finanstan eğitime her alanda süreçler uzaktan yürütülmeye başladı. Pandemi sonrasında da bu işleyiş hemen her toplumda kalıcı olarak yerleşti. O günlerden bu yana edinilen tecrübeler gösterdi kimlik doğrulamanın en güvenli yolu biyometrik doğrulama. Çünkü kişinin biyometrik verileri unutulamaz, taklit edilemez veya çalınamaz. Biyometrik verilerle kimlik doğrulama yapmanın ise birden fazla yolu var. Parmak izi, iris, ses doğrulama gibi yöntemler de var ancak en çok kullanılanı yüz doğrulama. Cep telefonlarımızda selfie çekmeyi hepimiz öğrendik sonuçta değil mi?
Yüz doğrulama yaparken canlılık testi de yapılması gerekiyor. Zira kötü niyetli kullanıcılar kendilerine ait olmayan hesaplara girmek için fotoğraf ya da video kullanmayı ekıl eder elbette. Canlılık testi bunlara engel olmak için var. “Kafanı sağa çevir, şimdi sola, gözlerini kırp, biraz yaklaş” gibi direktifler bazen sinir bozucu olabiliyor ama deepfakele üretilmiş videoları yakalayabilmek için bunlar gerçekten gerekli.
Müşterinin kimliğini doğrulama nedense sadece finans sektörünün bir sorunuymuş gibi bir algı var. Halbuki şifreyle giriş yapılan her platform için şifrenin çalınması riski var. Bu da güvenli kimlik doğrulama sistemlerine her sektörün ihtiyacı var anlamına geliyor.
Peki kimlik doğrulama süreçlerinizde neden Techsign’a güvenmelisiniz?
Eğer siz de müşterilerinizin hesap güvenliğini artırmak ve daha iyi deneyimler sunmak istiyorsanız hemen bize ulaşın!